Semerkant Kitabevi, haftanın 7 günü 12 - 20 arası açıktır..
Tüm Sokaklarda Kitap Kokusu Var

...

Tenha kitapçılardan söz açmışken, dükkan sahibinin tek başına işlettiği, gedikli müşterileriyle iskemlelerin üzerinde çay içip sohbet ettiği eski kitapçı dükkanlarının sıcak geleneğini sürdüren Semerkant'ı da sayalım.

...

Cem Erciyes

Radikal

28 Aralık 2003

 

 

 

Simurg ve Semerkant'ı bilenler bilir. Simurg'dan İbrahim ve Coşkun kardeşleri, Semerkant'ta ise Kemal'i tanır müdavimleri. İstediğim kitapları, günü ve saatiyle teslim ederler; bir tek bununla da kalmazlar. Her iki kitabevinin kokusu da farklıdır. Çeker adamı. Simurg'un, kucağınıza aldığınızda mırıl mırıl uyuyan kedileri; Semerkant'ta ise Kemal'in tatlı dili ve mürekkep yalamış konukları çeker beni. Çok katlı kitap dükkanlarında, uzun saçlı gençlerin -Uzun saçlı olmalarına karşı çıktığım sanılmasın. Bu satırların yazarı da hayatının bir döneminde saçları omuzlara dökmedi değil hani- biri yanınıza yaklaşıp sormuyor mu, "Yardımcı olabilir miyim?" diye. Deliriyorum. Geçenlerde bu delikanlılardan biri aynı soruyu sordu. Muziplik olsun diye "Ol" dedim ve ekledim, "Gönlüme düşmeden bir damla ateş, isimli bir kitap arıyorum." Böyle bir ismi hatırlıyordu, ama nereden!

Raflara doğru ilerlerken hınzırca söylendim: "Bulup getiriver bir zahmet evladım." Gözden kayboldu. Kitaplar arasında Mikhail Bakhtin'in Karnavaldan Romana'sını görünce dayanamadım aldım. Dostlarımdan biri mi oğlum Mustafa mı almıştı bilemiyorum, kitaplığımda olmadığını fark etmiştim geçenlerde. Simurg ya da Semerkant'tan birinden alırım diyerek bıraktım yerine. Oyalanmamı südürürken delikenlı geliverdi, biraz utangaç, "Gönlüme düşmeden bir damla ateş, kalmamış efendim" dedi. Sipariş defterlerine yazmalarını rica ederek teşekkür ettim... Birkaç kitap toplayıp, çıktım.

Söz işte, anlatacağım bunlar değildi elbette. Ama akıl, takılınca böyle oluyor. Anlatayım, anlatacağımı. Aldığım kitaplar içerisinden bir kitap çıktı ki Sultan Hanım gözlerimin içine anlamlı anlamlı baktı. "Bak Sultanım" dedim elindeki Biraz da Seksten Konuşalım kitabını alırken. Söylevimi sürdürdüm: "Kimin sözüydü bilmiyorum ama severim: Cennete giden toplumlar cinnet durağına mutlaka uğrar. Her şeyden konuştuk, sıra seksten konuşmaya geldi."

Sultan Hanım çok hoş bir söz söyledi ve ben de kitabı karıştırmaktan vazgeçtim: "Seksi, yedi gün yirmi yirmi dört saat yaşayan bir toplum neden seksten konuşmak üzerine bir kitabı okusun ki! Üstelik böyle bir yazar olduğunu da sanmıyorum."

Kahkahalardan gözlerim yaşarmıştı... Çünkü seks bilimsel bir konuydu. Ender Helvacıoğlu'na telefon edip bu konuyu şöyle enine boyuna irdelemek istedim. Ne de olsa bu ülkede satıyordu seks...

BİRAZ DA SEKSTEN KONUŞALIM

Felicia Zopol, Sıradışı Yayıncılık, 2005

144 sayfa, 4,95 YTL

 

Adres: Süslü Saksı Sokak No: 5 Beyoğlu - İstanbul Tel: 0212 2444701 Fax: 0212 2514217

İletişim: semerkant@semerkantkitabevi.com

© yenisi