Ben mekanları hep insanlarla sevdim. Dünyanın en güzel yeri de
olsa, eğer orada bir arkadaşım, bir dostum, rahatça derdimi
dökebileceğim biri yoksa benim için ilginç değildir. Beyoğlu da bu
yerlerden biri. Rapsodi'de de yazdığım gibi kuşkusuz yeryüzünün en
ayrıksı, en ilginç, en çekici yerlerinden biri Beyoğlu. Ama emin
olun dostlarım olmasa Beyoğlu'nun o muhteşem çekiciliği hiç
etkilemezdi beni. Evet, bilen bilir, Beyoğlu'nda birçok arkadaşım
var. Onların başında ise Kemal ve onsuz düşünemeyeceğim şirin
kitabevi Semerkant gelir. Semerkant, Beyoğlu'ndaki devasa kitap
mağazalarıyla kıyaslandığında engin gönüllü bir kitap satış
merkezidir. Ama öyküsü öteki kitap evlerinden daha devasa, daha
etkileyici, daha çarpıcıdır. Semerkant'ın öyküsü diyorum ya,
bakmayın aslında öykü bizim Kemal'indir. Semerkant'a duyduğumuz
sevgi de Kemal'in kendi işine duyduğu saygıdan gelir. Yunus'un
dediği gibi, "yaradılanı severiz yaradandan ötürü…" Hani zaman
zaman gazetelerde başarı öyküleri yayınlanır ya; işte genç yaşta
Anadolu'dan geldi, şimdi trilyoner oldu filan diye. Bence gerçek
başarı öyküsü Kemal'e aittir. Yanlış anlaşılmasın, para kazandığı
için değil, ta Ceyhan'dan buraya gelip, kendine kitapların
evreninde yeni bir yaşam anlayışı yarattığı için. Kemal'in
İstanbul'da kurduğu yaşamın merkezinde para değil, bilgi, okumak,
dostluk, bira ve tabii aşk yer alır. Aşk derken yanlış
anlaşılmasın tensel olanı kast ediyorum. (Evet, aşkı es geçmeyelim
zira herkesin bildiği gibi bizim Kemo, kadınlara bayılır. Bu
konuda şair Ayhan'la aralarında bir rekabet olduğu rivayet edilse
de. Kemo'nun öyküleri çok daha çarpıcıdır.) Ama Kemal aynı aşkla
kitapları da sever. Bazı kitapları beğenmese bile, pek dert yanmaz
ama kadınlar söz konusu olduğunda durum biraz değişir. (Eee aşk
ateşten bir gömlekmiş.) Neyse lafı uzatmayalım. Semerkant,
Beyoğlu'nun birçok müdavimi gibi bendenizin de vazgeçemeyeceği bir
mekandır. Kemal'e gelince yaşadıkça dostum olarak kalacağına
inandığım, biraz çabuk sinirlense de, yüreği kocaman, dostluğu
içten iyi bir adem oğludur. Semerkant'la Kemal'i ayrı ayrı
düşünemiyorum. İkisini, ben olmadan da düşünemiyorum. Umarım hep
böyle kalırız, umarım hep böyle yaşarız, umarım böyle yaşlanırız.
Ahmet Ümit
|