HOŞGÖR
13.07.2006
"6
yıldır Semerkant Kitabevi'nin en sıkı takipçisiyim" dersem abartmış olmam.. Tam
6 yıldır uğramadığım, fayanslarını aşındırmadığım gün olmamıştır neredeyse..
Hatta bu "uğramalar" günde bir kaç kereye ulaştığı gibi, bütün günümü orada
geçirdiğim de olmuştur..
Tüm
bu "uğramalara" rağmen, şimdiye kadar Semerkant'ın raflarından aldığım bir
kitabı kütüphaneme koymadım.. Çünkü, bilen bilir ben de aynı işi yapıyor
sayılırım.. Bilmeyenlere söyleyeyim, en azından rakip değiliz..
En
güzel yanı, Semerkant Kitabevi'nin sahibi Kemal ile hiç bir konuda rakip
değiliz.. Zevklerimiz birbirimizle tutmadığı için, birbirimizin ekmeğiyle de
oynamıyoruz.. Kimi zaman birbirimizi kızdırmak için konuşuruz ama, bunlarda da
canı yanan hep Kemal olmuştur..
Orhan Veli'nin Hoşgör Köftecisi adlı bir öyküsü vardır.. 3 masalı bir balıkçı
meyhanesidir Hoşgör Köftecisi ve sahibi aksi mi aksidir.. Kapısından içeri
girerken "ne kafa tutuyorsun, otursana" der bir ses Orhan Veli'ye.. Üstelik bu
bir kadındır..
Bir
süre sonra dükkanın havasına enikonu ısındığını zanneder Orhan Veli ve kadına
ismini sorar.. Gene terslenir.. Üç dört saatini orada geçirse de "ben dükkandan
oldum ama dükkan benden olmadı" der.. Buna rağmen üç masalı bu balıkçı
meyhanesinde gördüğü dünyayı çok beğendiğini söyledikten sonra ekler: "Güzel bir
dünya da yaşamak istiyorsanız siz de öyle bir meyhane bulunuz."
Kitapların süper market gibi yerlerde satılmasından hoşlanmıyorsanız, size
kıyıda köşede bir kitabevi bulmanızı; Beyoğlu civarlarına yolunuz düşüyorsa da
Semerkant Kitabevi’ni öneririm..
M. Şeref Özsoy
|